İrtibatı Koparmayalım!
külâhları değişmek deyimi
"Araları bozulmak, bozuşmak" anlamında tehdit olarak kullanılır.
Hareketlerini düzeltmezsen külâhları değişiriz, ona göre!
Bektaşinin birisi züğürt kalmış. Hem yaz ayı hem hava çok sıcak. Orada burada gezmekten yorgun düşmüş, aç bi aç dolaşmaktan halsiz kalmış. Tam cami yanından geçerken öğle ezanı okunmaya başlamış. Cami avlusuna girip şadırvandan suyunu içmiş. Abdest alanları görünce de "Bari ben de abdest alayım. sonra da cemaatle birlikte namaz kılar, çıkışta da mendil açarım" diye düşünmüş.
O sırada bir Rum bakkal, şadırvanda terazisinin kefelerini yıkamaktaymış. O da bunaldığı için, külahını çıkarıp yanına koymuş. Bektaşî, abdest aldıktan sonra kendi külahı yerine Rum bakkalın külahını alıp başına geçirmiş. Namaz sırasında bütün cemaat, başında Rum külahıyla namaza gelen bizim Bektaşiye bakıp durmuş.
Namazdan sonra Bektaşî herkesten önce camiden çıkıp kapı önüne mendil açmış. Cemaattekiler "Bakın şu Ruma, Müslüman olmuş, hem de güzel güzel namazını kıldı." diyip keselerinde ne var ne yok Bektaşînin mendiline dökmüşler. Bu durum Bektaşînin çok hoşuna gitse de pek bi anlam verememiş. Tam mendiline sığmayan paraları külahına doldurmak için başındaki külahı çıkarınca bir de ne görsün, Külah onun külah değil. Kendi kendine "Durum şimdi anlaşıldı. Cemaat beni Rumdan dönme Müslüman zannetti. Mangırlar bu yüzden geldi, Demek ki bazen külahları değişmek gerekiyormuş" demiş.
- ayran içmeye geldik, ara açmaya değil
- bel kırmak
- el sıkmak
- yaygarayı basmak
- dost tutmak
- cin ifrit olmak
- elle tutulur, gözle görülür
- el sürmemek
- dar kaçmak
- bir don bir gömlek
- el ovuşturmak
- arada sırada
- elini çabuk tutmak
- boğaz arsızı
- canının derdine düşmek
- sabahı etmek
- göz kuyruğuyla bakmak
- et bağlamak
- girmediği bir gerede zindanı kalmış
- telâşa düşmek
- ağzını açmamak
- vakit geçirmek
- öç almak
- Allah'ın kulu
- bir eli yağda bir eli balda olmak
- durup dururken
- gönlü zengin
- götüne mi düşmüş?
- gafil avlanmak (biri)
- fena etmek
- göğüs göğse gelmek
- akılda tutmak
- eti budu yerinde
Son Sorgulanan Deyimler
Deyim
Anlamı
"Araları bozulmak, bozuşmak" anlamında tehdit olarak kullanılır.
Hareketlerini düzeltmezsen külâhları değişiriz, ona göre!
Bektaşinin birisi züğürt kalmış. Hem yaz ayı hem hava çok sıcak. Orada burada gezmekten yorgun düşmüş, aç bi aç dolaşmaktan halsiz kalmış. Tam cami yanından geçerken öğle ezanı okunmaya başlamış. Cami avlusuna girip şadırvandan suyunu içmiş. Abdest alanları görünce de "Bari ben de abdest alayım. sonra da cemaatle birlikte namaz kılar, çıkışta da mendil açarım" diye düşünmüş.
O sırada bir Rum bakkal, şadırvanda terazisinin kefelerini yıkamaktaymış. O da bunaldığı için, külahını çıkarıp yanına koymuş. Bektaşî, abdest aldıktan sonra kendi külahı yerine Rum bakkalın külahını alıp başına geçirmiş. Namaz sırasında bütün cemaat, başında Rum külahıyla namaza gelen bizim Bektaşiye bakıp durmuş.
Namazdan sonra Bektaşî herkesten önce camiden çıkıp kapı önüne mendil açmış. Cemaattekiler "Bakın şu Ruma, Müslüman olmuş, hem de güzel güzel namazını kıldı." diyip keselerinde ne var ne yok Bektaşînin mendiline dökmüşler. Bu durum Bektaşînin çok hoşuna gitse de pek bi anlam verememiş. Tam mendiline sığmayan paraları külahına doldurmak için başındaki külahı çıkarınca bir de ne görsün, Külah onun külah değil. Kendi kendine "Durum şimdi anlaşıldı. Cemaat beni Rumdan dönme Müslüman zannetti. Mangırlar bu yüzden geldi, Demek ki bazen külahları değişmek gerekiyormuş" demiş.
Yetkisi dışındaki işlere karıştığı için sert bir karşılık vererek onu cezalandırmak, yola getirmek, uslandırmak, yetki sınırını bildirmek.?Haddini bildirin şu serseme de bir daha onun bunun malına el uzatmasın.?
okula ya da bir zanaata başlatılan çocuğun velisinin öğretmene ya da ustaya, "onun eğitimi için ne gerekiyorsa yapın, size tam yetki veriyorum" anlamında söylediği bir söz.
bir durumu sezmemek, bir şeyin var olduğunu anlamamak, bir durumu ayrımsamamak, görmemek.
deneyimsiz olmadığı halde dalgıya düşüp acemice davranmak. örnek: Çıkan fırsatı değerlendirmede acemilik etti.
argo (1) birini mahcup etmek, bozmak. (2) döverek, hırpalayarak görünüşünü, kılığını bozmak.
Tek başına, çaresiz ortada kalmak.?Sipsivri kalakalmıştım, ne yapacağımı bilmiyordum.?
(1) (çıban) olgunlaşmak. (2) (ekin) başak tutmaya başlamak. (3) kendini feda etmek. örnek: Niceleri bu yolda baş vermiştir.
doğru ve haklı yargı karşısında verilecek her cezaya razı olmak. örnek: Sen bu dediğimi yap, zararlı çıkarsan boynum kıldan incedir.
(1) ayıp, yakışıksız ya da tehlikeli bir duruma şaşmak. (2) dudağmı ısırarak birine sus işareti vermek.
Yayın Ağımız
Bu listede yer alan sitelerimiz günlük hayatınızda gerek eğitim, gerek iş, gerek eğlence ve gerekse alışveriş konusunda yardımcı olmak için uzman ekipler tarafından hazırlanmaktadır.Eğitim Sitelerimiz
Eğlence Sitelerimiz
Rehber Sitelerimiz
Diğer Sitelerimiz
Tüm Hakları Saklıdır © 2008 - 2024
Sitemizin SEO çalışması Seo Uzmanı Zeze tarafından yapılmıştır.anlaminedir.com bir nerededir.com sitesidir.